RESİMLİ BERLİN REHBERİ


Uzun bir aradan sonra Almanya'nın kalbi Berlin'e kısa bir yolculuk yaptım. Berlin 'kalp' çünkü gördüğünüz birçok şey aklınızı dondurup doğrudan kalbinizi ele geçiriyor. Almanya'nın mantıklı karanlığından farklı bir şeyler var bu şehirde.

Bu kısa tatilde ilk defa cep telefonu kamerasından vazgeçip profesyonel makinayla fotoğraflar çekmeye çalıştım. Benim için zor bir deneyimdi ama hal böyle olunca da bu seyahati anı defterine fotoğraflar üzerinden kaydetmek istedim.

Eğer siz de üç beş gün işten kaçıp Berlin'de kısa bir gezinti yapmak isterseniz, şöyle buyrun...

Kreuzberg



Kreuzberg, Türk'lerin ağırlıklı olarak yaşadığı bir göçmen mahallesi, hatta Türk mahallesi demek daha doğru. Mahalleye adımınızı atar atmaz da dükkan isimleri ve sokakta duyduğunuz türkçe tınılarla bunun ne demek olduğunu anlayıveriyorsunuz. Savaş sonrası dönemde canlanan sanayi ile göçmenler (halen vazgeçilemeyen tabirle 'konuk işçiler') Batı Berlin'e gelmeye başlayınca, yerleşmeleri için Batı Berlin duvarının kenarında, neredeyse tampon bölge denilebilecek bir alan uygun görülmüş. 1989'da duvar yıkılıp Berlin yeniden tek bir şehir haline gelince, duvar dibindeki mahalle şehrin merkezine dönüşüvermiş.

Merkezi konumunun yanında göçmenlerin varlığı buraya alternatif, muhalif bir anlam da katmış ve zamanla sanatçılar, müzisyenler ve entelektüellere de ev sahipliği yapan, Berlin'in bohem mahallelerinden biri haline gelmiş. İlgi çekici kafe, bar ve restoranları, baktığınız her duvarında hayal gücünüzü zorlayan örneklerini göreceğiniz, yer yer ağır politik mesajları olan grafitileri ile Kreuzberg sizi sokaklara çağırıyor. 

Oberbaum Brücke (Oberbaum Köprüsü)


Bugünkü hali 1896 yılında tamamlanan Oberbaum Köprüsü Kreuzberg ve Friedrichshain'ı birbirine bağlıyor. Friedrichshain ünlü East Side Gallery'nin (Doğu Yakası Galerisi) de bulunduğu yer. Köprü ismini 1732 yılında yapılan ilk köprüde bulunan ve kaçakçılığı önlemek için engel olarak kulanılan çivili bir kalastan alıyor. 'Oberbaum' almancada 'ağaç üstü' anlamına geliyor.

1961'de Berlin ikiye bölündükten sonra Oberbaum köprüsü iki yaka arasındaki geçiş noktalarından biri olmuş. Doğu Berlin'den Batı Berlin'e geçmek isteyen çok sayıda insan bu köprünün altındaki sularda ya askerler tarafından öldürülmüş ya da boğulmuş. En etkileyici hikayelerden birisi suya serinlemek için giren çocukların boğulmaları ve kaçak sanıldıkları için askerlerin boğulmalarını izlemesi. Batı yakasında Doğu-Batı sınırını geçmeye çalışırken ölen insanların hikayelerini anlatan mütevazi bir anıt var.

9 Kasım 1989'da ise Oberbaum Köprüsü, duvarı yıkmaya gelen kalabalıklarla dolmuş.

East Side Gallery (Doğu Yakası Galerisi)


East Side Gallery, Berlin Duvarı'ndan arta kalanlardan en çok tanınanı. Duvar'ın yıkılmasından sonra bu bölümün bir ulusal anıt olması planlanmış ve çok sayıda sanatçının katılımıyla 1300 metreden daha uzun bir hat boyunca duvar resimlenmiş. Duvar üzerinde yüzden fazla grafiti/resim ile duvara dair hikayeler anlatılıyor. Duvar ilk defa 1990 yılında resimlendikten sonra 2009'da ilk kapsamlı restorasyon yapılmış, bu restorasyonda bazı resimler değişse de birçoğu ufak değişikliklerle bugün de yerlerindeler.

Duvar benim için Berlin'in en etkileyici noktalarından biriydi, dolayısıyla Berlin'de olmazsa olmazlar listesine alınması gerekiyor.

Duvardaki birkaç resmi kısa açıklamalarla paylaşmaya çalıştım, gerisi ve daha ayrıntılı bilgi için East Side Gallery linkini takip edebilirsiniz.

Kani Alavi - Es geschah im November (It happened in November / Kasım Ayında Oldu)

1989'un Kasım ayında halk kalabalık halinde Oberbaum Köprüsü'nde duvarı yıkmak için toplanıyor. Kani Alavi'nin o günden gözünde canlananlar duvarda bu resimle temsil ediliyor.

Birgit Kinder - Test the Best (En İyiyi Dene) 1990 / Test the Rest (Gerisini Dene) 2009

Trabant'lar ya da Almanya'daki adıyla trabiler Doğu Almanya yapımı, sosyalist sistemin statü sembolü arabalarıydı. Birgit Kinder'in duvardaki resminde önce en iyiyi denemek, 2009'daki restorasyon sonrası ise geri kalanı denemek için Trabi duvarı yıkıyor.

Ayrıntılı bilgi için birgitkinder'in kendi sitesine bir göz atabilirsiniz. Site almanca ama bu çalışmanın 1990'dan bugüne nasıl geldiğini gösteren, resimlerle takip edebileceğiniz bir galeri var.

Jim Avignon - Doin It Cool for the East Side (Bu Doğu Yakasını Daha Havalı Yapıyor)

Jim Avignon ve diğer resimleri üzerine şurada kısa bir röportaj var, haftada yaklaşık yüz resim yapan sanatçının hangi kafayla çalıştığını anlamak için önemli; Sanatın ucuzu ve hızlısı makbul

Ayrıca aşağıdaki ünlü resimleri de East Side Gallery'de görmeniz mümkün;
  • Dimitri Vrubel - Mein Gott hilf mir, diese tödliche Liebe zu uberleben (My God, help me to survive this deadly love / Tanrım, bu öldürücü aşkla hayatta kalmam için bana yardım et)
  • Theodor Tehzik - Big Kremlin's Wind (Büyük Kremlin'in Rüzgarı)
  • Thierry Noir - Hommage an die Junge Generation (Genç Nesil Anısına)
Alexander Platz (Alexander Meydanı) 

İçinde Berlin Katedrali (Rotes Rathaus), Televizyon Kulesi (Fernsehturm), alışveriş merkezleri ve Dünya saati (weltzeituhr) bulunan Berlin'in önemli meydanlarından biridir. Aynı zamanda Berlin'in önemli toplanma alanlarındandır. Meydanın ortasındaki taşlardan birinde şöyle yazıyor.

'Wir sind das Volk
Hier auf dem Alexanderplatz versammelten sich am
4. November 1989
Viele hunderttausend Menschen, um gegen Machtmissbrauch
und Verfassungsbruch zu protestieren und
für Recht und Gerechtigkeit einzustehen
Die Demonstration trug dazu bei, die Demokratie in der DDR
auf friedlichem Wege durchzusetzen
Die Demokratie braucht auch in Zukunft unseren öffentlich bekundeten Willen.'

Yarım yamalak almancamla çevirmeye çalışırsam şöyle diyor;

'Biz halkız
4 Kasım 1989'da burada, Alexander Meydanı'nda toplandık
Yüzbinlerce insan görevi kötüye kullanma ve anayasa ihlalini protesto etmek için ve hukuk ve adalet için ayağa kalktık.
Gösteri Doğu Almanya'da barışçıl yollarla demokrasinin uygulanmasına yardımcı oldu.
Demokrasi gelecekte de halkımızın kendi iradesine ihtiyaç duyacaktır.'

4 Kasım 1989'da Alexander Meydanı'nda yüzbinlerce insanın katıldığı, Doğu Berlin'in en büyük gösterisi gerçekleşmiş, bu gösteride halkı temsilen çok sayıda talep dile getirilmişti. İşin şaşırtıcı yanı bu gösteride beş gün sonra, 9 Kasım 1989'da yıkılacak duvara ve Berlin'in birleşmesine dair herhangi bir talebin olmamasıdır. Halk demokrasi ve adalet için yürümüştü.

Fernsehturm (Televizyon Kulesi)

Neptunbrunnen (Neptün Çeşmesi)

Marx-Engels Forum

Alexander Platz'dan Museumsinsel (Müze Adası)'e giderken solda küçük bir park içinde Marx ve Engels'i göreceksniz. Bir selam vermeden geçmemek lazım.

Nikolai Viertel

Eğer biraz soluklanmak, sevimli, eski Almanya kafelerinde yemek yemek ya da bir kahve içmek isterseniz, ya da Berlin hatırası küçük hediyelik eşyalar almak isterseniz en uygun yer Nikolai Viertel olacaktır. Sokaktan içeri girdiğiniz andan itibaren sizi Berlin'de turist olmanın koşturmasından çekip alacak ve bir sakinliğe davet edecek.

Museumsinsel (Müze Adası)

Berlin'in Müze Adası, gerçekten nehirle ana karadan ayrılan bir adacık üzerinde bulunan bir müze kompleksi. Çok sayıda müze binasında çeşitli dallardan eserler sergileniyor. Şimdiye kadar herşeyi bedavaya gezdik ama Müze Adası'nın tamamını gezmek için tek günlük bilete bugünün parasıyla (Temmuz 2015) 18 EUR vermemiz gerekecek. Müze adası biletiyle aşağıdaki müzelere girmek mümkün;

Alte National Galerie (Eski Ulusal Galeri)
Altes Museum (Eski Müze)
Bode-Museum (Bode Müzesi)
Ethnologisches Museum (Etnoloji Müzesi)
Friedrichswerdersche Kirche (Friedricswerder Kilisesi) 
Gemalde Galerie (Resim Galerisi)
Hamburger Bahnhof (Hamburger İstasyonu)
Kunstbibliothek (Sanat Kütüphanesi)
Kunstgewerbemuseum (Sanat Fuarı Müzesi)
Kupferstichkabinett
Museum Berggruen (Berggruen Müzesi)
Museum für Asiatische Kunst (Asya Sanatı Müzesi)
Museum Europaischer Kulturen (Avrupa Kültürü Müzesi)
Museum für Fotografie (Fotoğraf Müzesi)
Neue National Galerie (Yeni Ulusal Galeri)
Neues Museum (Yeni Müze)
Pergamon Museum (Bergama Müzesi)
Sammlung Scharf-Gerstenberg (Scharf Gerstenberg Koleksiyonu)
Schloss Köpenick (Köpenick Kalesi)

Bu müzelerden sadece birkaçını ziyaret edebildim. Söylentilere göre Müze Adası'nda bulunan kıymetli eserlerin bir kısmı St. Petersburg'daki Hermitage Müzesi'ne götürülmüş. Eğer Hermitage Müzesi'ni gördüyseniz Müze Adası'nda gezerken Berlin'den St. Petersburg'a giden o sanatsal ve tarihi yolu yakalamanız çok da zor olmayacak.

Müze Adası'ndaki müze binalarının hepsi tarihi binalar ve II. Dünya Savaşı boyunca hasar görmüşler, bu hasarın izlerini görmek mümkün, Temmuz 2015'de çok sayıda müzenin dış cephesini etkileyen restorasyon çalışmaları vardı, görüntü itibariyle Berlin inşaat halinde desek yanlış olmaz. Bununla birlikte Bergama Müzesi içindeki Bergama Zeus Sunağı da ne yazık ki restorasyon nedeniyle kapalı ve daha uzun yıllar sergi dışı olacak.

Şöyle bir müzelere bakarsak;

Pergamon Museum (Bergama Müzesi) - Milet'in Pazar Yeri Kapısı

İştar Kapısı'nın devamında gelen 'Aslanlı Yol' ya da 'Tören Yolu'


 Neues Museum (Yeni Müze)'da bir bölüm Mısır eserleri ve mumyalara ayrılmış

 Neues Museum (Yeni Müze) içinde tarih öncesi dönemlerle birlikte, taş, bronz, demir çağları ve Mısır uygarlığına ait eserler görülebilir. Müzenin en kıymetlisi, güzelliği ile nam salmış Nefertiti büstü. Nefertiti büstünün fotoğrafını çekmek yasak, o nedenle müzeyi temsilen bu küçük heykelleri ekliyorum.


Altes National Gallerie (Eski Ulusal Galeri), Hermitage Müzesi ile benzerliğin en çok hissedildiği, ağırlıklı olarak resimlerin sergilendiği bir müze


Antik Yunan koleksiyonuna ev sahipliği yapan Altes Museum (Eski Müze) hemen Berlin Katedrali'nin yanında bulunuyor.

Berliner Dom (Berlin Katedrali)

Berlin Katedrali şehrin etkileyici yapılarından biri. Katedralin içine girmek için 7 EUR ev kuleye çıkmak için 7 EUR vermek gerekiyor. Nehrin diğer tarafından 3 Kız ve 1 Oğlanın arkasından da katedrale şöyle bir bakmanız turistik gezinin gereğidir.

Drei Madchen und ein Knabe (Üç kız bir erkek) Berlin Katedrali'nin karşısında oturuyorlar. Biraz dikkatli bakarsanız aslında havuz başında olduklarını göreceksiniz. Bu bronz heykeller aslında bir otelin havuz başını süslerken otelin yıkılması üzerine buraya taşınmışlar.

Brandenburg Tor (Brandenburg Kapısı) 

Berlin Katedrali'nin önünden dümdüz ilerler ya da bir otobüse binerseniz (mesela 100 no'lu otobüs) ıhlamur mevsiminde mis gibi kokan Unter den Linden (Ihlamurlar Altında) caddesi üzerinden Brandenburg Kapısı'na geleceksiniz. Branderburg Kapısı'nın namı malum, üstüne söylenecek çok fazla şey yok. Berlin'in sembolü olan kapı, Soğuk Savaş boyunca Doğu Berlin sınırları içinde kalmıştır. Hemen dibindeki Reichstag ise Batı Berlin sınırları içindeydi. II. Dünya Savaşı ve sonrasında kapalı olan kapı ancak duvarın yıkılmasından sonra 1989 yılında yeniden açıldı.

Holocaust Mahnmal (Soykırım Anıtı)

Brandenburg Kapısı'nın arkasına geçip sola doğru yürüdüğünüzde Soykırım Anıtı'nı göreceksiniz. Soykırımda katledilen Avrupalı Yahudiler anısına yapılan bu anıtın tarihi çok eski değil. Anıt 2005 yılında II. Dünya Savaşı'nın bitmesinden 60 yıl sonra açılmış. Çeşitli boylardaki 2711 beton bloğun üzerinde Yahudi'lerin dini metinlerinden oluşan Talmud'un birer sayfası yer alıyor. 

Potsdamer Platz (Potsdamer Meydanı)

Soykırım anıtını solunuza alıp yürümeye devam ederseniz kendinizi Potsdamer Platz'da bulacaksınız. Burası Berlin Film Festivali'nin yapıldığı Sony Center'ın da içinde bulunduğu önemli caddelerden biri. Festivalin olmadığı bir günde ise çok cazip bir ziyaret noktası değil, gene de şöyle bir Sony Center içinden geçip etrafa göz atabilirsiniz.

Sony Center, Berlin Film Festivali dışında bir de bu ilginç çatısıyla ünlü, bu çatının altındaki restoran ve kafelerde biraz vakit geçirmek mümkün.

Berlin Duvarı'nın orijinal bir parçasının arkasında Sony Center'ın kuleleri yükseliyor.

Gendarmenmarkt

Gendarmenmarkt, karşılıklı duran benzer yapılar olan Französischer Dom (Fransız Katedrali) ve Deutscher Dom (Alman Katedrali) ile onların arasındaki Konzerthaus Berlin (Berlin Konser Salonu)'i içine alan eski bir meydandır. Temmuz başında Berlin'de bir dizi klasik müzik konserine ev sahipliği yaptığı için meydan sahne ve konser alanını çevreleyen duvarla kapalıydı ama katedrallere dış köşelerinden bakmak mümkün oldu. Fotoğraf Deutscher Dom'un kulesini gösteriyor.

Yazıdaki yerleri görmek isterseniz sırayla takip ettiğinizda aşağıdaki haritadaki güzergahı izlemiş olacaksınız. Tabii ki bu Berlin'in sadece küçük ve öncelikli olarak görülmesi gereken bir alanı.

Berlin haritası

Bu tur bana yetmedi daha da çok şey görmek istiyorum diyenler için sayısız müze ve galerinin yanında şöyle uzayan bir liste de var;

Checkpoint Charlie : Berlin Duvarı üzerindeki Kreuzberg'e yakın geçiş noktalarından birisi. Otobüsle önünden geçtim bana geçti. Sokağın başında Berlin'de kalan son orak çekiçli kızıl bayrak halen asılı duruyor. Haritada başlangıç noktası olarak Checkpoint Charlie'yi görebilirsiniz, oradan Kreuzberg'e inip devam etmek mümkün.
Berliner Ensemble : Epik Tiyatro'nun babası Brecht'in kurucusu olduğu tiyatro
Schloss Charlottenburg :  Charlottenburg Sarayı biraz Versailles'ı anımsatıyor, bahçesinde hoş bir gezinti yapılabilir, benim vaktim yetmedi.
Tier Garten : Hayvanat Bahçesi oldukça büyük, hayvanat bahçesinin yanında büyükçe bir parkın da olduğu bir alan. Hayvanat Bahçesi gezmeyi pek sevmiyorum ama bu büyük parkta bisikletle bir akşam üstü gezintisi hiç fena olmazdı.
Wittenberg Platz & KaDeWe : Berlin'in birçok mağazanın bulunduğu caddelerinden biri, tren istasyonundan çıktıktan sonra hemen sağda ünlü alışveriş merkezi KaDeWe'yi görebilirsiniz.
Kaiser Wilhelm Kirche : Wittenberg Platz'ı takip ederseniz II. Dünya Savaşı'nda büyük hasar gören Kaiser Wilhelm Kilisesi'ne ulaşırsınız. Kilisenin yıkılmayan bir bölümü olduğu gibi korunurken, yıkılan bölümlerin yerine modern bir kilise inşa edilmiş. Kilise'nin İsa'sı biraz Gaudi'nin İsa'sına benziyor. Birden bu kiliseyi görmeyi yüreğim kaldırmaz biraz nefes alayım derseniz kiliseye gelmeden hemen sağda kısa bir bira molası verebilirsiniz.
Wann See & Krumme Lanke : Eğer benim gibi şanslıysanız ve Berlin'i 37-38 derece sıcaklıkta ziyaret edecekseniz, Berlin yakınlarındaki göllerde Berlinlilerle birlikte serinleyebilir, göl bana pek uygun değil derseniz göl kenarında güneşlenerek vakit geçirebilirsiniz.

Nerelerde Yedik?

Kreuzburger : Adından da anlaşılacağı gibi Kreuzberg'te Türklerin işlettiği bir hamburgerci.
Restaurant "Zur Gerichtslaube" : Viktoria Viertel'de yemyeşil bahçesi olan bir eski Almanya restaurantı. Eğer domuz eti ile bir probleminiz yoksa 'Lammhaxe' tavsiye edilir.
Sauvage : 2 tane Sauvage restaurant var, biz küçük olana gittik. Şu sauvageberlin linkinden ulaşılabilir.
Achilles Taverna : Berlin'de bir Yunan Lokantası, kocaman porsiyonlar, leziz mezeler, taze malzemeler. Rüdesheimer Platz yakınlarında.
Haveli Indian Cuisine : Luitpold Strasse üzerinde bir Hint lokantası.





Yorumlar

Popüler Yayınlar