HİNDİSTAN'DA BİR HAFTA: ALTIN ÜÇGEN VE BİRAZ FAZLASI



Giriş; uçak biletleri, bütçe, vize, tarihçe...


Uçak Biletleri: Hindistan bazı gezginler için ilk fırsatta gidilmesi gereken, bazıları içinse hakkında yazılan, çizilen ve anlatılanlardan dolayı ertelenen ya da göz ardı edilen bir ülke. Mistik ve renkli dünyasının çekiciliği ile ilk gruba, kalabalık, kaos ve acaba gerçekten pis midir kaygısından dolayı da ikinci gruba yakın duruyordum, aslında ben tam ortadaydım.

Hindistan'a gidişimize bir pegasus kampanyasından aldığımız Oslo bileti vesile oldu. Yoksa yıllık izinleri ve seyahat bütçesi sınırlı bir beyaz yaka olarak erteler durur, emeklilik döneminde her şey dahil turla ancak giderdim. 2015 Aralık ayında Oslo'ya gidiş dönüş 270 TL'ye biletlerimizi aldık. Ucuz bilet bulduk diye sevinirken, yapacağımız 5 günlük gezinin maliyetiyle elimiz ayağımız titremeye başlamıştı. Norveç düşündüğümüzden de pahalıydı. Tam her şeyi bir şekilde ayarladık derken pegasustan uçuşun iptal edildiği bilgisi geldi. Peki şimdi ne yapacaktık. Açtık yolcu haklarını okuduk. Yolcu haklarına göre biletimizi havayolu şirketinin önerdiği para iadesi ya da uçuşu başka tarihe değiştirme opsiyonlarının yanında istediğimiz başka bir rotayla da değiştirebiliyorduk. Bingo. En uzak ve pahalı lokasyon Hindistan'dı, biz de Hindistan'a gitmeye karar verdik. Bu talebimizi pegasusa iletip teyid aldıktan sonra Holi Festival tarihlerindeki uçuşların açılması için beklemeye başladık. Uçuşlar açıldığı gibi de elimizde aylar önceden alınmış teyidler ile firmayı aradık, biraz mırın kırın ettikten sonra Bişkek aktarmalı Delhi biletlerimizi düzenleyip gönderdiler. Böylece Mart 2017 Holi'ye giden yol açılıverdi.

Uçuşumuz yaklaşırken, tam 15 gün önce bir mesaj daha aldık, bu sefer gidiş uçuşumuzun aktarması iptal edilmişti. Mevzuata göre uçuşunuza 14 günden az kalan sefer iptal ve değişikliklerinde firma zararınızı karşılamak, sizi ulaşmanız gereken noktaya bir şekilde ulaştırmak zorundadır. Buna dayanarak bu sefer de aktarmalı uçuşu başka bir havayolunun aktarmasız uçuşu ile değiştirmek için çalışmalara başladık. Uzun yazışma ve görüşmelere rağmen bunu başaramasak da 2 günlük tüm masraflarımızın karşılanması koşuluyla biletimizi 2 gün önceye aldırmayı kabul ettik. 

Sonuç olarak ortalama 1.500 TL olan uçak biletleri için 270 TL ödeyip, 2 günlük gezimizi de bedavaya getirmiş olduk. Buradan çıkarılacak kıssadan hisse yolcu haklarınızı okuyunuz, haklarınızın uygulanmasını talep ediniz.


Vize: Hindistan için vize almanız gerekiyor. Vize evraklarını şurada bulabilirsiniz; hindistan turistik vizeHindistan Vize Başvuru Formu'nu online olarak doldurduktan sonra evrakların teslimi ve parmak izi için randevu tarihi belirlemeniz gerekiyor. Randevunuzu sabah saatlerine alır ve evraklarınızı eksiksiz teslim ederseniz vizenizi aynı gün içinde alabiliyorsunuz. Parmak izi vermeniz gerektiği için vize başvurusu için Harbiye'deki konsolosluğa gitmeniz gerekiyor. Konsoloslukta evraklarınızın kontrolü yapılıyor ve bir eksiğiniz varsa size bildiriyorlar. Başvuru formunuzun çktısını aldığınızda mutlaka yan tarafında randevu tarih ve saatini gösteren bir bölüm olmalı, aksi takdirde konsolosluk kapısından geri gönderilirsiniz. Hindistan genel olarak tek girişli 3 ay süreli turistik vize veriyor. Vize için 43 Dolar ödemeniz gerekiyor.

Bütçe: Hindistan sokakları çok ucuz olsa da oteller ve eli yüzü düzgün restoranlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Bünye alışık değil, aman hasta olmayalım kaygısıyla en az 3 yıldızlı otellerde kalmaya, iyi yerlerde yemek yemeye gayret ettik. Üstüne üstlük vaktimiz sınırlı olduğu, toplu taşıma çok güven vermediği için bir de şoförlü araç kiralayınca harcamalar biraz kabardı. Bizimkisi iki kişinin ortalama masraflarını içeriyor. Siz kendi maliyetinizi hesaplarken uçak biletini güncellemelisiniz. Daha kalabalık giderseniz araç maliyetiniz düşecektir. Hindistan'da daha ucuza ya da daha pahalıya seyahat etmek mümkün, sizin beklentileriniz bütçeyi belirleyecektir... 


Tarihçe: Ülkelerin tarihlerine girdik mi yazı bitmiyor ama Hindistan'da göreceklerimiz için ülke tarihi önemli. Her ne kadar mevcut koşullarda Hinduizmin hakim olduğu çok farklı bir kültürle karşılaşacak olsak da tarihi mekanlar bizim içinde yaşadığımız kültüre tanıdık. Çünkü Hindistan toprakları uzun yıllar Türk-İslam kültürünün etkisi altında kalmış. 

M.Ö. 2000'lerde Aryalılarla başladığı bilinen yerleşim Maurya İmparatorluğu, Guptalar derken sonrasında Gazneliler, Memlükler,  Halaciler, Tuğluklar, Ludiler, Timur İmparatorluğu ve Babür İmparatorluğu ile devam etti. 968'de Gaznelilerle başlayan Türk etkisi 1858 yılında İngilizlerin Babür İmparatorluğu hakimiyetine son vermesine kadar devam etti. Dolayısıyla Hindistan toprakları yaklaşık 1000 yıl boyunca Moğol, Türk ve Türk-İslam kültürü etkisi altında kalmıştır.  

Ümit Burnu'nun keşfinin ardından başlayan İngiliz Smürgesi'ne karşı 1906 yılında Bağımsızlık Savaşı başlamıştır. 1935 yılında ilk anayasa ve parlamenter sistem kurulurken, 1947 yılında bağımsızlık ilan edilmiş ve 1950 yılında Hindistan Cumhuriyeti kurulmuştur.


Jodhpur Kalesi

Yeme- İçme : Aşılarınızı yaptırdıysanız biraz daha rahat olabilirsiniz, aksi takdirde temkinli olmakta fayda var. Bu 'Hintliler pis, biz çok temiziz' gibi bir kalıptan ziyade bağışıklık sisteminizin buradaki mikropları tanımamasıyla da ilgili. Dolayısıyla mümkün olan en iyi yerlerde yemek önemli. Yemekler tad olarak da bizim için biraz farklı. Bol baharat, bol acı... Söylerseniz en azından acılık derecesini biraz düşürebiliyorlar. Hiçbir şey sizi mutlu etmezse ekmeklerinden söyleyin. Peynirli ve yağlı katmere benzeyen ekmekleriyle de karnınızı doyurabilirsiniz. 

Hindu inanışından dolayı bir çok yerde inek eti bulmanız mümkün değil. Mesela Burger King'de tüm menüler ya tamamen vejeteryan ya da tavuk etiyle değiştirilmiş. Buna hazırlıklı olmalısınız.

Büyük şehirlerde her zaman değişik opsiyonlar var. En kötü pizza ya da hamburger yiyebileceğiniz bir yer bulabilirsiniz. Ama bence gitmişken Hint lezzetlerini tatmalısınız.

Sokaktan yememeye dikkat ettiğiniz gibi çiğ sebze ve meyve konusunda da dikkatli olmalısınız. Şebeke suyu çok temiz olmadığı için şişe su kullanmalısınız. Zaten otellerde ikram olarak şişe su bulunuyor ya da araç kiraladığınızda günlük olarak şişe su veriliyor. Dişlerinizi de şişe su ile fırçalayın uyarıları vardı ama biz o kadar yapamadık.

Biz aşısız gittik, biraz dikkat ederek hasta olmadan döndük.   

Gelişme; Gezi Rotası
Gönül isterdi ki bütün Hindistan'ı gezelim, Varanasi, Mumbai, Goa, Amritsar, Kerala ve diğerleri eksik kalmasın ama ülke çok büyük. Yüzölçümü 3.287.000 km2. Türkiye yüzölçümünün 784 bin km2 olduğunu düşünürsek, Türkiye'nin yaklaşık 4 katı büyüklüğünde. Hal böyle olunca 9 gün boyunca 1.411 km yol giderek sadece Altın Üçgen (Golden Triangle) bölgesini ve Jodhpur'u görebildik. Aslında bu sürede Delhi'den uçakla Varanasi'ye de günübirlik gidilebilirdi, gitmedik pişmanız...

Rotamız Hindistan üzerinde ancak böyle bir yer kaplıyor; 


Hindistan rotamızın özeti ise aşağıda, sırasıyla Delhi, Jodhpur, Pushkar, Jaipur, Agra (Taç Mahal) ve Delhi'ye gittik.


1. Gün - Delhi'den Jodhpur'a Yolculuk : İlk gün öğle saatlerinde Delhi'ye vardık. Havaalanından çıktığımızda daha önceden ayarladığımız aracın şoförü bizi kapıda bekliyordu. Uzun yolculuğumuz çılgın Hindistan trafiğinin içinde başlamış oldu. Holi Bayramı öncesi yollar çok kalabalıktı, özellikle kamyonlar uzun konvoylar oluşturmuşlardı. Korno seslerini uykumuza ninni yaparak yaklaşık 10 saatin sonunda Jodhpur'a varabildik. Korna sesleri konusu biraz ilginç. Türkiye'de korna çalmak küfür etmekle eş değer görünür ama burada teşvik ediliyor, hiç kimse birbirine korna çaldı diye gocunmadığı gibi bütün kamyonların arkasında 'bana korna çal', 'kornanı kullan' gibi yazılamalar var. Bunun çok pratik nedenlerinin olduğu söyleniyor. İlki tarfiğin işleyebilmesi için herkesin önüne bakması gerektiği görüşü hakim olduğu için, dikiz aynası kullanmak zorunda kalmamak için kornaya basılmasını istiyorlar. İkincisi yolda uykunun tatlı olması, araç ararken bile forumlarda en çok bahsedilen konu direksiyon başında uyuyan şoförlerdi. Uyumayan şoförlerden övgüyle bahsediliyordu. Uyuyanlar uykularından uyansınlar diye de kornaya basılması isteniyor.

Yolda Gangaur Midway diye bir lokantada yemek yedik. Yol byunca her yerde reklamı vardı. Çok açız güzel bir yerde yemek yiyelim deyince şoför buraya götürdü. Açıkçası ne yemekler, ne mekan iç açıcı değildi. Üstüne üstlük kişi başı tek porsiyon yemek, bira ve Hint ekmeği (bir nevi yağlı katmer) için 1.250 Hindistan Rupisi yani 70 TL ödeyerek de ilk kazığımızı yemiş olduk. Zaten linkteki yorumlardan da anlayacağınız gibi yol üstü olduğu için genellikle şoförlerin komisyon aldığı için tavsiye ettiği bir yer.

Jodhpur'da ilk günümüzün masrafları karşılanacağı için paraya kıyıp 5 yıldızlı bir otelde kaldık. The Ummed oldukça şık ve güzel bir oteldi, Hindistan'da geçireceğiniz ilk günler için oldukça ideal (bu otelin parası cebimizden çıkmadığı için böyle rahat rahat konuşabiliyorum, bkz. yolcu hakları).

Jodhpur - Mavi Şehir'deki bir ailenin evinin çatısına çıktık, karşıdaki Mehrangarh Kalesi

2. Gün - Jodhur : Nam-ı diğer Mavi Şehir. Şehir 1459 yılında Rao Jodha tarafından kurulmuş ve 1561 yılında Babür İmparatoru Ekber Şah tarafından fethedilmiştir.  Şehrin bir bölümü maviye boyalı olduğu için şehre Mavi Şehir de denmektedir. Bu manzaranın en iyi görülebildiği yer Mehrangarh Kalesi. Kalenin ilk bahçesine ücretsiz girebiliyorsunuz fakat asıl saray bölümüne girip üst katlara çıkabilmek için bilet almanız gerekiyor. Mehrangarh, Hindistan'ın en iyi korunmuş, en büyük, en etkileyici kalelerinden biri. Kale ile şehir arasında bir tel hattı kurulu, macera isteyenler bu nedenle de kaleyi ziyaret ediyorlar. Mimari olarak çok farklı da olsa özellikle iç mekanlar bizde sürekli Topkapı Sarayı'nda geziyormuşuz hissi yarattı. Kalenin içinde küçük bir Hindu tapınağı var, Mavi Şehir manzarası oradan muhteşem görünüyor, şanslıysanız dua saatinde mistik bir atmosfer içinde şehre bakabilirsiniz.


Mehrangarh Kalesi'nin içindesaray bölümü, taşlar ince ince işlenmiş

Mehrangarh Kalesi'nden çıktıktan sonra hemen ileride Jaswant Thada var. Orayı da ziyaret edebilirsiniz. Beyaz mermerden olduka güzel bir bina. İçinde çok bir şey yok ama bahçesinde biraz soluklanıp, Mehrangarh Kalesi'nin heybetine bir de buradan bakabilirsiniz. 


Jodhpur sokakları, inekler, motorlar, insanlar, mavi evler ve diğerleri

Mavi Şehir
 turistik bir alan değil, günlükyaşamın aktığı bir mahalle demek daha doğru olur. Dolayısıyla inip sokaklarda dolaşmak Jodhpur'da mutlaka yapılması gerekenlerden, hem de Hint günlük yaşamını görebilmek, insanlar ve çocuklarla iletişim kurabilmek için muhteşem bir fırsat. Tabii ki de dikkatli olmanız, mümkünse tek başınıza gitmemeniz gerekiyor. Yerli halkın tavsiyelerine uymadan önce aranızda bir tartıp, mümkün olduğunca kendi itmek istediğiniz yöne doğru ilerleyin. Burası kalabalık bir ülke...


Umaid Bhawan Palace, şehrin tepesinde kurulu. Artık otel olarak kullanıldığı için içerisinde küçük bir müze alanı ve bahçesi dışında görülebilecek bir şey yok. Dolayısıyla isterseniz es geçebilirsiniz.


Sardar Market'in Pal Haveli, Indiue Restaurant'tan görünüşü

Alış verişe hazırsanız Sardar Market'e gidebiliriz. Hem meyve-sebze, hem kıyafet, hem de hediyelik eşyaların olduğu tam bir halk pazarı. Pazarın ortasındaki saat kulesini kendinize iz belleyip etrafta dolaşabilirsiniz. Pazarın dış sokaklarında da birçok dükkan var. Ben pazardan 100 INR'ye (10 TL) biraz uyduruk bir sare aldım. Batik pantalonlar, deri çanta ve sandaletler, paşminalar vs. diğer alternatifler ama ucuz olan hiçbir şeyin pek de kaliteli olmadığını söylemeliyim. İnekler her yerde olduğu gibi burada da özgürce dolaşabiliyorlar.

Karnınız acıktıysa biz Sardar Market'in hemen üst sokağındaki Pal Haveli, Indiue Restaurant'a gittik. Çatı katındaki restoran Sardar Market'e yukarıdan bakıyor ve bira var. Bulunduğumuz yerin standartlarına göre oldukça temiz ve güzel bir yer (sokağın karşısında inek b.k'u satıyorlar). Aynı köşede kahveci, pizzacı vs. opsiyonlar da var. 

Mehrangarh Kalesi Giriş: 750 INR (11.70 USD)
Jaswant Thada Giriş: 60 INR (1 USD'den az)
Umaid Bhawan Palace Giriş: 100 INR (1,55 USD)
Pal Haveli, Indiue Restaurant: 2.550 INR (40 USD) - 3 kişinin toplam yemeği, biralar dahil
Hotel The Ummed: 7580 INR (118 USD) - 2 Kişilik oda fiyatı, ama otel güzeldi...

Akşam Yemeği - The Ummed: 500 INR (7.80 USD) - kişi başı açık büfe fiyatı, değişik Hint lezzetleri, vejetaryen alternatifler de olduğu için karnınız doyar.

Pushkar'a holi öncesi dua etmeye gelmiş kadınlar suyla kutsanıyorlar

3. Gün - Pushkar : Sabah erkenden kalkıp önce Ajmer'e sonra Pushkar'a uğrayıp ardında Jaipur'a geçmek için yola çıkıyoruz. Ajmer'de çok bir şey yok, küçük bir müslüman şehri, zaten yol üstü olduğu için uğrayıp 1 saat vakit geçirebilirsiniz. Amer'deki duraklama dığında Pushkar'a yolculuğumuz yaklaşık 4 saat sürdü. Biz ulaştığımızda dini törenler büyük oranda bitmişti ama gene de bir bölümünü yakalayabildik. Varanasi'de olduğu gibi burada da nehir kenarında dini törenler düzenleniyor. İnsanlar suda yıkanıp dularını ediyorlar. Holi Bayramı öncesi de bu ritüellerden biri vardı. Dini tören için ayrılmış alanlara kesinlikle ayakkabı ile girmek yasak, hatta bir bölümde ayakkabıları bırakıp itmeye güvenemediğimiz için, ayakkabılarla birlikte beklemek zorunda kaldım.


Pushkar pazar yerinde Holi öncesi hazırlık var, boyalar paketleniyor
Pushkar



Pushkar'da nehrin hemen paralelindeki sokak boyunca dükkanlar var. Aradığınız herşeyi bulabilirsiniz, alışveriş için burası da uygun olabilir.

Çok acıktığımız için bulabildiğimiz ilk düzgün yere girip pizza yedik ama sokaktaki falafelcilerde aklımız kaldı. O nedenle sokak lezzetleriyle buluşmak istiyorsanız aşılarınızı yaptırıp gidiniz. 

Yaklaşık 2,5 saat yol daha gidip Jaipur'a varacağız.

Holi festivali

4. Gün - Holi Festivali, Jaipur : Holi Festivali dünyanın en renkli festivali, zaten adı üstünde renkler festivali. Artık sadece Hindu ülkelerde değil dünyanın birçok yerinde renkli toz boyaların atıldığı, insanların ve sokakların rengarek boyandığı benzer festivaller yapılıyor. Hindular için Holi ile birlikte hem baharın başlangıcı kutlanıyor hem de Hint arkadaşımızın söylediğine göre yaz aylarında saldırıya geçecek sinek ve böcekler için ilk önlem alınıyor. Gerçekte festivalde kullanılan boyalar doğal boyalarmış ve şehirlerde sineklerin çoğalmasını engelliyormuş. Tabii artık doğal boyaların kullanıldığını düşünmek safdillik olur. 

Heyecanla beklediğimiz festival günü geldi. Dün akşamdan beri Sri Lanka'da tanıştığımız Hint arkadaşın kardeşiyle haberleşip festivale nasıl gideceğimizi organize etmeye çalışıyoruz. Sonunda öğle saatlerinde buluşup festival alanına birlikte gideceğiz. Önce bir eve uğruyoruz. Onlar bazı eşyalarını alıp çıkacaklar derken festivali burada kutlayacağımızı öğreniyoruz. Eee hani kalabalıklar, hani festival coşkusu, hani ritüeller, halkla kaynaşma... 


Holi kutlamaları

Holi kutlamaları

Hindistan'a gitmeden önce Holi'yi otel bahçelerinde kutlayanların yazılarını okumuştum ve garibime gitmişti. Ama aslında durum hiç de o kadar garip değilmiş. Hindistan'ın kadınlar için yer yer tehlikeli olduğuna dair bir şeyler duymuşsunuzdur, özellikle Holi gibi hem insanların sokaklarda alkolün dozunu kaçırdığı hem de sokakların çok kalabalık olduğu kutlamalarda biraz temkinli olmakta fayda varmış. Önce garipsemiştim ama sonra Taksim Meydanı'nda yılbaşı kutlamaya çalışan turist kadınlar videosunu hatırlayıp aydınlandım.


İşte bu nedenle Holi'yi bir evin terasında, aile arasında kutladık. Hint arkadaşımızın 'sokaklar özellikle kadınlar için pek güvenli değil' uyarısına rağmen merakımıza yenildik ve gene onun illa gidecekseniz bari buralara gidin dediği Jaipur Palace ve Hawa Mahal etrafındaki kutlamaları görmek için dolaşmaya çıktık. Sanırım sadece yarım saat dayanabildik, bazı anlarda birilerinin fotoğraf çekilme ricasını kıramadığım için poz verirken on saniye içinde kendimi bir sürü erkekle çevrilmiş buluverdiğim oldu.

Eğer otel bahçesi, arkadaşların evinin balkonu gibi alternatifler pek cazip gelmediyse belki bir tapınak bahçesinde Holi'yi kutlayabilirsiniz. Tabii burada çılgın bir eğlence olmayabilir ama o gün yapılan ayinin mistik havasını yaşayıp, bunun aslında dini bir ritüel olduğunu hissdebilirsiniz. İsterseniz bu törenlerden sonra tapınakta yemek de yiyebilirsiniz, çünkü birçok tapınakta bizdeki hayır yemekleri gibi halka yemek dağıtılıyor.

Bunun dışında ben Holi'de sadece toz boyalar atılıyor sanıyordum ama öyle değilmiş, bir de suyla boyanın iyice işlemesini sağlıyorlar. Öyle ki üzerinden iki aydan fazla geçmesine rağmen halen saçlarımda kırmızı renk parıltıları var. Boyanın kolay çıkması için Holi kutlamaları öncesi saçınızı ve teninizi yağlayabilirsiniz, bu da Hint arkadaştan ufak bir tüyo. Unutmadan Holi'nin önceki günü gün batarken mahallelerde ateş yakılıp dua edildiğini de ekleyeyim. Biz Jaipur'a geç vardığımız için bu törenlere katılamadık ama Hint arkadaşın anlattıklarından anladığımız Nevroz'a benzer bir tören yapıldığı, aklınızda bulunsun.         

Hawa Mahal - Hava Sarayı, Jaipur'un kalbi
5. Gün - Jaipur : Günün ilk durağı Jaipur'un yaklaşık 11km dışındaki Amber Kalesi (Amber Fort). Bence Hindistan'ın en güzel kalelerinden biri ve diğer tüm kaleler gibi aynı zamanda bir saray. Burayı güzel kılan öncelikle Maotha Gölü'nün tepesine yapılmış olması, hem gölün önünden kaleye bakmak, hem kaleden göle bakmak enfes bir manzara sunuyor. Diğer bir neden ise filler. Bir yandan fillerin aşağıdan kaleye tırmanmak için bir alternatif olarak sunulması ve bu iş için kullanılan fillerin çok yaşlı ve bakımsız olmaları hiç hoşumuza gitmedi, o nedenle lütfen fillere binmeyin. Diğer yandan kalenin içinde fillerin süzülüşlerini görmek çok güzeldi, çok muhteşem, heybetli hayvanlar. Keşke kalenin içinde sadece kendi hallerine bırakılsalar.

Amber Kalesi oldukça büyük ve içinde kaybolmak için uygun bir kale, çok meraklısı değilseniz ana avlunun dışındaki yerler size 'taş taş taş, heryer taş diye düşündürebilir ama biraz şans verirseniz Hindu ve İslam mimarisinin güzelliği kalbinizi kazanacaktır.


Amber Sarayı'nın filleri


Kuş bakışı Amber Sarayı

Amber Sarayı'nın bahçesi
Amber Sarayı
Jaipur sokaklarında kuş yemi satan bir adam, arkasındaki de Jal Mahal - Su Sarayı
Nahargarh Kalesi'nin içi
Jaipur şehrini yukarıdan görmek için en iyi alternatif Nahargarh Kalesi. Kalenin bunun dışında pek bir özelliği yok ama oldukça yüksek olduğu için havadar ve güzel bir şehir görüşü sağlıyor.

Jaipur şehrine dönüp Pembe Şehir içinde dolaşmaya başladık. Kırmızı kum taşından yapılmış binalar şehre pembe bir renk veriyor. Eski şehrin bir çok sokağı şu anda dükkanlarla dolu. Şehrin ortasında Jaipur Şehir Sarayı (Jaipur City Palace) var ama sokakları gezebilmek için saraya girmiyoruz. Eğer vaktiniz olursa ve merakınız varsa girmenizi öneririm, özellikle çinilerle süslü birkaç odası çok etkileyici görünüyor. Ya da yemek saatine denk getirip içindeki restoranda yemek yiyebilirsiniz.

Yürüye yürüye saraydan Hawa Mahal'e kadar geldik. Karnımızı doyuralım ve biraz dinlenelim diye Hawa Mahal karşısındaki The Tattoo Cafe'ye oturduk. Hawa Mahal'i seyretmek için muhteşem, çatıda olduğu için komşu çatılarda oynaşan maymunları da görebilirsiniz, yeme-içme için de fena değil diyebilirim. 

Biz günün bundan sonraki kısmını biri Romanyalı, biri Hintli, öbürü de İngiltereli arkadaşlarla geçirdik. Jaipur ucuz olduğu için alışverişimizi de Hawa Mahal etrafındaki dükkanlardan yaptık. Ama tabii burası Hindistan, aldığımız her şeyin reni attı ya da bir arızası çıktı, paşminalar hariç. 

Akşam yemeği için Hint ailenin yemeğe davet ettiği Handi Restaurant'ı kesinlikle tavsiye ediyorum, burası bir Hint kebap restoranı, etler biraz baharatlı, ayranın içinde de kimyon var ama her şey çok lezzetli. Yemekten sonra önünüze üç çekmeceli bir kutu geliyor, çekmecelerdekilerden avcunuza biraz biraz koyup ağzınıza atıp çiğnediğinizde, hem ağzınızda hoş bir tat bırakıyor hem de midenizi rahatlatıyor. Biz restoranın giriş katında oturduk, orada bira yoktu ama ben birasız yapamam diyenler için restoranın teras katında bira servisi yapılıyor.

Geceyi bir otelin teras katındaki barda bitirdik. Muhtemelen Holi zamanı ve hafta içi olduğu için ve saat de gece 10'u çoktan geçtiğinden pek kimse yoktu, öyle pek ucuz bir yer de değildi, onun için küçük biralarımızı içip kalktık. bööylece Hintliler nerelerde yiyor içiyor merakımızı da gidermiş olduk.

Bunların dışında Jaipur'da Maymun Tapınağı'nın methini çok duyduk, biz gidemedik ama sizin aklınızda olsun.

Amber Fort Giriş : 500 INR (7.8 USD)
Nahargarh Fort Giriş : 200 INR (3.20 USD)
Jaipur Palace Giriş: 500 INR (7.8 USD)
Handi Restaurant : Ana yemeklerin porsiyonu ortalama 350-400 INR (5.5-7 USD), şuradan menüye bir göz atabilirsiniz; menü
Hotel Aroma Residency: 2089 INR (32.5 USD) - 2 Kişilik oda fiyatı, otele puanım ancak 5 üzerinden 3 olur. Kahvaltıda bize uygun pek bir şey yoktu ama isteyince omlet yapıyorlar.


6. Gün - Jaipur'dan Agra'ya - Fatehpur Sikri: Gene Hindistan yollarında oraya buraya uğrayarak geçireceğimiz bir gün başladı. Jaipur Agra arası 240 km ve yaklaşık 4 saat sürüyor. Yol boyunca önce Chand Baori'ye sonra Fatehpur Sikri'ye uğrayacağız.

Chand Baori basamaklardan oluşan bir su kuyusu ya da bizim bildiğimiz haliyle bir sarnıç. Basamaklı yapı pratikte sarnıcın su seviyesi düştükçe aşağılardan su çekilmesini kolaylaştırıyor. 3500 basamaklı kuyunun derinliği yaklaşık 33 metre. Sanırım bir zamanlar bu basamklarda yürüyebiliyordunuz ama biz gittiğimizde etrafı kapatılmıştı ve sadece yukarıdan kuyuya bakabildik. Giriş ücretsiz hemen karşısında da başka bir antik tapınak bulunuyor. Her ikisine de giriş ücretsiz. Etraflarında Hindu geleneklerine uygun olarak domuzlar, inekler, köpekler ve daha bir sürü hayvan rahatça dolaşıyor, muhtemelen köyün hayanları, kimseye bir zararları yok.



İkinci durak Fatehpur Sikri, Unesco Dünya Mirası listesindeki saray gene 16. yy'a ait. Halen kazıklanıp kazıklanmadığımızdan emin değiliz ama şoförümüzün söylediğine göre Fatehpur Sikri'yi rehbersiz gezmek mümkün değilmiş. Endonezya'da daböyle bir şey olmuştu fakat içeride dini tören olduğu için izin verilmediğini söylemişlerdi, buradaki gerekçe ise ısrarcı satıcılar, dolandırıcı ve hırsızlar. Ancak yerli bir rehberle güvende olacağımız konusunda çok ısrar ettiler, bu bölgeyle ilgili biz de çok fazla şey duyduğumuz için yalnız gitmeye cesaret edemedik. Büyük pazarlık sonrası 3 kişi için 600 INR (yaklaşık 9,5 USD) ödemekte anlaştık. 


Otopark alanından biraz yürüyüp Fatehpur Sikri'nin bulunduğu tepeye sizi götürecek bir dolmuşa binmeniz lazım. Önce saray alanına giriyorsunuz. Saray alanında birkaç ilginç yer var. Saray alanının en önemli özelliği üç dinin hem inanç hem de mimari motifleriyle süslenmş olması, İslam, Hristiyanlık ve Hinduizm. Şahın üç karısı farklı inançlara sahipmiş ve hepsine eşit mesafede olduğunu göstermek ve dinlerin birliğini vurgulamak için böyle bir yol seçmiş. Bu sarayda da kırmızı kum taşı kullanıldığı için binalar pembe-kırmızı bir renkte.

Saray alanından sonra ibadet alanına giriş yapıyorsunuz. Burada ayakkabılarınızı çıkarıp bırakmanız lazım. Bu alanda birkaç mezar taşı, cami, çiçek bırakıp ip bağlandığında tüm dileklerin gerçek olduğuna inanılan bir adak alanı var. Gerçekten tüm satıcılar çok ısrarcı ve siz ne yaparsanız yapın fiyat düşürerek arkanızdan gelmeye devam ediyorlar. Etraftaki köyler taş işçiliği ile meşhurmuş o nedenle mermerden yapılmış kandiller, fil ve diğer hayvan figürlerini satmaya çalışıyorlar. Aynı ince taş işçiliği cami, adak alanı ve diğer yapıların mimarisinde de kendini gösteriyor. Biz burayı akşam üstü ziyaret ettik, ışık çok güzeldi.

Fatehpur Sikri Giriş: 510 INR (8 USD)
Fatehpur Sikri Rehber: 600 INR (9,5 USD) - 3 kişi için pazarlık sonucu ödediğimiz miktar



7. Gün - Tac Mahal: Babür Şah'ı Şah Cihan'ın çok sevgili karısı Mümtaz Mahal için yaptırdığı anıt mezar, sonsuzluğun yüzündeki göz yaşı damlası... Beyaz mermerin göz alıcı güzelliği, büyük bir aşk hikayesi, mimaride simetrinin ustalığı... 

Tac Mahal'in en güzel zamanı sabah güneş doğarken deniyor, biz de sabah erkenden kalkıp düşüyoruz yola. Tac Mahal'in mermerlerinin beyazı kirlenmesin diye çevresinde motorlu taşıtlara izin yok, o nedenle 2 km kala arabadan inip bir turist kalabalığıyla birlikte Tac Mahal'e doğru yürümeye başlıyoruz. Avluya girmeden önce de kadınlar ve erkeklerin ayrı ayrı sıralarda beklediği kuyruğa giriyoruz. Biraz bekledikten sonra anlıyoruz ki bu aslında bilet kuyruğu değil, bilet aldıktan sonra güvenlik kontrolü için girilmesi gereken bir kuyruk. İçimizden bir gönüllü bilet gişesini bulmak için gidiyor, gişeyi aralarda bir yere saklamışlar. Turistler için yönlendirmeler olan organize bir alan da olmadığı için bizim gibi herhangi bir turla gelmeyen herkes aynı şaşkınlığı yaşayıp sonra gişeyi bulmaya gitti, aman diyeyim boşu boşuna beklemeyin.

İçeri bir çok şeyi sokmak yasak, yiyecek, içecek, sigara, çakmak, kesici alet vs... İçeri girdikten sonra biraz daha bahçede yürüyorsunuz ve büyük kapıdan geçip karşınızda Tac Mahal'i görüyorsunuz. Bahçe çok güzel, Tac Mahal silueti yansısın diye sığ havuzlar suyla dolu, çiçekler rengarenk.



Tac Mahal'in bulunduğu kata çıkarken ayakkabılarınıza galoş takmanız gerekiyor. İçeride mozalelerin olduğu yerde akustik güzel, duvarlarda çiçek desenleri var, başka da bir şey yok. Belki de hakkında anlatılanlar beklentiyi çok yükselttiğinden çılgın bir etkilenme ve şok yaşamadım. Elbette ki çok güzel, belki mimari teknik açıdan çok üstünlükleri vardır, bilemiyorum ama , coğrafyanın, kırmızı kum taşının bol olduğu Hint coğrafyasında beyaz mermerin duruşunun, Yamuna Nehri'nin, merkezindeki tatlı aşk hikayesinin (Şah Cihan Mümtaz Mahal öldükten sonra gidip, Mümtaz Mahal'in kardeşiyle evlenmiş diyorlar) bu güzellik anlatısında payı var diye düşünüyorum.   

Tac Mahal'in içinde bir de cami var. Cuma günleri halk namaz için camiye geldiğinden Tac Mahal turist ziyaretine kapalı oluyor. 

Tac Mahal, Delhi'deki Humayun Türbesi'nden esinlenerek yapılmış. Hindistan'ın birçok yerinde de Tac Mahal'den sonra ondan esinlenerek yapılan küçük türbeler/ anıt mezarlar var. Hindistan'ın başka ucundan Little Taj Mahal fotoğrafları görürseniz şaşırmayın.

Son bir not, herkes Tac Mahal için en iyi saat sabah saatleridir dediği için güneş doğmadan kalkıp yola düştük ama tüm tursitler ve turlarda aynı şeyi yapmıştı. Herkesin söylediğinin aksine sanki saat 8'den sonra ortalık biraz sakinlemeye başladı, hava açtı ve daha güzel fotoğraflar çekebildik. 

Tac Mahal'in çıkışında, sabah yürüdüğümüz yolun iki tarafındaki dükkanlar açılmıştı, özellikle mermerden çok güzel hediyelik eşyalar var. Biraz pazarlık da yaparsanız güzel şeyler de alabilirsiniz, biz aldıklarımızdan memnun kaldık.

Tac Mahal'den çıktıktan sonra gidip otelde kahvaltıya yetiştik, artık Delhi'ye doğru yola çıkacağız ama önce eksik kalmaması için Agra Kalesi'ne uğrayacağız. Hindistan'da çok kale var, iyi korundukları için de hepsi güzel. Agra Kalesi'nin en güzel yanı ise buradan Tac Mahal'e bakması, bu yapı uzaktan daha güzel daha etkileyici grünüyor. Kesinlikle coğrafya ile ilgili olduğunu düşünüyorum, uzaktan bir inci tanesi, bir gözyaşı damlası...

Tac Mahal Giriş: 1000 INR (15,56 USD) 
Agra Kalesi Giriş: 500 INR  (8 USD)
Hotel Crimson Palace: 3.464 INR (54 USD) - Bizi kral dairesine yükselttiler, otel eh işte...
Bon Barbecue Restaurant: 1000 INR (15,56 USD) - Burası Parador Hotel'e ait bir Hint mangal restoranı. Bu fiyat bir kişilik açık büfe fix menü fiyatı. Önden şişlerde karides, ananas, tavuk, et, mantar geliyor, masanızdaki ızgaranın üzerine atıyorlar. Siz yeter diyene kadar da getirmeye devam ediyorlar. Sonra açık büfedeki Hint yemeklerinin, salataların ve tatlıların tadına bakabilirsiniz. Oldukça güzel, temiz ve şık bir restorandı, içeride hem Avrupalıların hem yerli halkın geldiği bir yer.

8/9. Gün - Delhi: Hindistan'ın en zor şehri, çok kalabalık, çok kaotik... Sürekli bir keşmekeş hakim ve bu sizi tedirgin de ediyor. Seyahatimizin başından beri birçok kişi Delhi'de ne yapacaksınız, vakit kaybı vs. demişti, onları dinlemeyerek hata etmiş olabiliriz. Bir yanda çok fakir, bir yanda çok zengin, hep bir zıtlık içinde.

Paharganj Caddesi rengarenk otel tabelalarının sıra sıra dizildiği bir backpacker caddesi, burada Otel Grand Godwin'de kaldık.

Delhi'de geçirdiğimiz 2 günde şuraları gördük; 

Akshardham Tapınağı, aslında yeni bir tapınak, 2005 yılında açılmış. Hinduizm içinde de çeşit çeşit mezhepler cemaatler var, burası Bahgwan Swaminarayan'a adanmış. Tapınağın bahçesi çok güzel, akşamları da uşuk ve dans gösterileri yapılıyor. İçeride fotoğraf çekilmesi yasak, girişte sıkı bir kontrol var ve fotoğraf makinesi ve cep telefonlarının içeriye sokulması yasak.



Lotus Tapınağı, kutsal çiçek lotusa yani nilüfere benzetilerek yapıldığından ismini de bu çiçekten almış. Tapınak Bahai mezhebine ait. 



Humayun Türbesi, Babür İmparatoru Hümayun Şah'ın türbesi ve Taç Mahal'e ilham veren yapıdır. Bahçesi çok güzel, bahçesindeki çimenlere yayılarak vakit geçirebilirsiniz. 

Kızıl Kale (Red Fort), Hindistan'ın onlarca kalesinden biri, kırmızı kum taşının verdiği renkten dolayı Kızıl Kale deniliyor. Kalenin girişindeki dükkanlar alış veriş için oldukça uygun, Hindistan'da en çok buradan aldığımız paşminaları beğendim. Kalenin çıkışında da Hindistan özgürlük mücadelesini anlatan küçük bir müze var, çok iyi organize edilmiş bir müze değil ama kronolojik sırayla Hindistan tarihinin üzerinden hızlıca geçmiş oluyorsunuz.
Chandi Chowk'da bir ara sokak

Chandni Chowk sokakları

Chandni Chowk, Eski Delhi'deki pazar yeri, Mahmutpaşa, Eminönü, Tahtakale civarının Hint versiyonunu düşünün. Çok otantik değil, kıyafetler, sariler, kumaşlar, takılar, vs... Cadde her zaman çok kalabalık ve çılgın bir trafik akışı var. 

Bunların dışında Gurudwara Bangla Sahib, Qutab Minar, Lodi Bahçeleri, Gandhi Smriti, Ulusal Gandhi Müzesi'ni görebilirsiniz. Ya da Delhi'den Varanasi'ye bir uçak bileti alıp zamanınızı orada geçirebilirsiniz.

Delhi'de yemek için Connaught Meydanı'nı öneriyoruz. Meydanın etrafında çeşit çeşit kafe, restoran ve bar var. Biz Farzi Cafe'yi denedik ve oldukça memnun kaldık, füzyon mutfağından tatlı ikramı bile vardı. Bu çevrede fiyatlar Hindistan'ın biraz uzağında.

Kızıl Kale (Red Fort) Giriş: 500 INR (8 USD)
Akshardham Tapınağı Giriş: Ücretsiz
Humayun Türbesi: 500 INR (8 USD)
Hotel Grand Godwin: 8.052 INR (125 USD), 2 kişi 3 Gece toplam fiyatı
Farzi Cafe : 2.865 INR (45 USD), 3 kişi için ödediğimiz toplam rakam, bira, hamburger, makarna gibi şeyler yemiştik.


Delhi'nin arka sokakları

Delhi tren istasyonu

Hindistan'ın üç tekerlikleri; Rickshaw





Yorumlar

  1. Norveç Konusu tam bir talihsizlik olmuş. Hindistan konusundaki paylaşımınız çok güzel bir rehber olmuş.

    Hindistan ile ilgili ciddi hijyen sorunları var galiba, öyle midir?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar