YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN 5 ADIMDA KOH LANTA'YA GİTMEK

Gazetelerin cumartesi ekleri gibi her blogun olmazsa olmazı da reçetelerdir. Benim reçetem Tayland gezisinin en zor aşaması olan Krabi adalarından Koh Lanta'ya ulaşmak, uçak saatlerine göre en ucuz, en güvenli ve en kısa yolu bulmaya çalışmak. Yola daha kuzeyde olan Koh Phayam niyeti ile çıkıp ilk uçaktan indikten sonra planları değiştirince herşey daha bir heyecanlı oluverdi.

İlk adım 5:45 uçağı için Acıbadem'den Kadıköy'e ulaşmak... Ahh İstanbul ben sana metropol olamazsın demedim yaşanacak şehir olamazsın dedim. Bu dünya güzeli şehrimizde gece 12:00'den sonra karşı yakadaki uluslararası havaalanına ulaşmak toplu taşıma ile ne yazık ki mümkün değil. Eğer yaklaşık 65 tl taksi parası vermek istemiyorsanız yapmanız gereken şey Kadıköy'den son otobüs olan 96K'ya binip sonra havaalanında beklemek ya da Taksim'e gidip uygun bir saate kadar Taksim'de takılmak. Ben çalışmayan bir yöntemi denedim, 96K'yi Acıbadem köprüsünün altında bekledim, siz yapmayın o otobüs gelmeyecek, sanırım ekspres hat, yani gelse de durmayacak. Bu aslında reçetede geçen 5 adımda yoktu ama gene de bir kenarda dursun. Sonuçta yaklaşık kırk dakika gelmeyecek otobüsü bekleyip sonra eve dönüp 1-2 saat uyuyup paşa paşa taksiyle havaalanına gittim.

Gerçek ilk adım İstanbul-Doha uçuşu, ilk defa bağlantılı ve vizesiz bir ülkeye uçuyorum. Fas'ı hesaba katmıyorum, sonuçta arkamda şirket güvencesi vardı. O nedenle şartlar biraz farklı, ya valiz kaybolursa diye sırt çantama pijama, yedek kıyafet falan da koymuşum, bunlar hep mesleki deformasyondan kaynaklanan pimpirikler, en kötüyü düşün, en kötüye hazır ol, sonra da sırtındaki yükü iki katına çıkar, gereksiz mesailer kadar gereksiz sırt çantamdaki ütülü pijama, tişört ve şort. Neyse en azından havaalanında uyurken yastık oldu bana.

Qatar Airways rahat, vaktinde yolcu alımı, vaktinde uçuş ve tahmin edilenden önce iniş, herşey yolunda...

Doha havaalanında yaklaşık üç saat ikinci uçak için bekleyeceğim, wifi var, dergi var, kitap var o nedenle vakit hızlı geçecek. Uçakta uyuyup aralarda dünyaya bakıyorum, hem çok küçük hem çok büyük, hem herkes birbirinden çok farklı hem herkes aynı, insan hayret ediyor gerçekten.  Doha ile aramızda 1 saat fark var, uçuş da yaklaşık 4 saat 15 dakika sürüyor. 5:45'de kalkan uçak Doha saatiyle 11:00'de iniyor. Artık geri kalan hesapları siz yaparsınız.

İkinci adım Doha-Bangkok uçuşu, gene herşey zamanında, Qatar Airways'i sevdim, sonra Barça'li reklamlarını görünce herşey daha da yerine oturdu. Marka güvenilirliği...

Hesaba katmadığım şey varış saati, Bangkok ile aramızda 5 saat var ve Doha aktarmalı bir yolcu ancak gece yarısında hedef noktaya ulaşabiliyor, bu durumda bu yolcu Koh Lanta'ya nasıl gidebilir? İşte bu beni biraz kaygılandırıyor, ilk defa gideceğim bir şehirde bir de otobüs terminali bulmaya çalışacağım hem de gece yarısından sonra...

Öncesinde aşmam gereken bir pasaport kontrol kuyruğu olduğunu içeride fazlasıyla oyalandıktan sonra farkettim. Yeni yıldan dolayı da bu kadar kalabalık olabilir ama gene de siz uçaktan inince doğrudan pasaporta koşun. İçerdeki herşey (tuvalet, döviz bürosu) dışarıda da var. Doha'nin aksine Bangkok havaalanında wifi için danışmadan bir şifre almanız gerekiyor fakat muhtemelen kalabalıktan dolayı erişim sağlamanız mümkün olmayabilir.

Tayland'a girebilmeniz için doğrudan pasaport kontrole gitmeniz yeterli, Türkiye için vizesiz geçiş hakkı var, orada göreceğiniz kapıda vize çıkışları kafanızı karıştırmasın, on üç saatin üstüne pekmez tahin helvasına dönmüş kafamı karıştırdı bir kaç saniye. Pasaport kontrole gelmeden önce daha önce uçakta dağıtılan ya da pasaporta giderken bankolarda bulabileceğiniz göçmen ofisi formunu dondurmayı unutmayın, gülümseyin pasaport kontrolde fotoğrafınız da çekilecek.

Ve Tayland’a hoşgeldik, Bangkok turistik, havaalanı uluslararası olduğu için her yerde ingilizce tabela var, bir taksi bulup Güney Otobüs Terminaline ulaşabilirsem üçüncü adımı da tamamlamış olacağım. Taksi için sıraya girmeniz gerekiyor, gideceğiniz yeri söylüyorsunuz ve sizi bir taksiye yönlendiriyorlar, şöförün ingilizce konuşup konuşamaması şansınıza kalmış ama en azından söylediğiniz yere ulaşacaksınız.

Taksiler rengârenk ve şöförüm biraz ingilizce konuşabiliyor, hatta dinler, İstanbul ve Bangkok'daki eylemler ve kral üzerine bile sohbet ediyoruz. Bangkok gece görüşü ilk izlenim havaalanı otobüs terminali arası Sabiha Gökçen'den Esenler'e gitmek gibi, hatta bir noktada aha Mecidiyeköy'e geldik Maslak'i geçtik hissine kapılmak mümkün, sanırım ben Karaköy Eminönü hattını bile gördüm. Bundan sonra en çok göreceğiniz şey kralın resimleri olacak. Şöförüm kralın çok cool olduğunu söylüyor. Benim anladığım bir yumurta tavuk hikayesi, gerçekten halk büyük saygı duyduğu için mi kralın resimleri her yerde yoksa adı üstünde kral olmanın verdiği güçten mi herkes o resmi asmak ve saygı duymak zorunda. Biraz İngiltere'deki herşey kraliçenin mülkiyetidir sistemi işlediği gibi heryere asılan kral resimlerinin Büyük Birader etkisi yarattığı bir gerçek, ilerleyen günlerde doğrusunu anlamaya çalışacağım.

Bangkok Havaalanı
Sırtçantalı birçok gezgin kamyonetten bozma minibüslerle seyahat ediyor, aktarma yaparken sizi üzerinizde taşıdığınız etiketlere göre yönlendiriyolar ve yolculuk sonunda hepsi kamyonetlerin tavanına yapıştırılıp, sizden bir iz olarak kalıyor. En azından bir süre...
Güney otobüs terminali
Üçüncü adım da tamamlandı, Güney Otobüs Terminaline ulaştık. Taksinin yanaşmasıyla hemen birileri koşup nereye gideceğinizi soruyor. Hayallerinizi şimdiden yıkmak istemem ama geldiğimiz yer bir Esenler otogarı değil, belki Uşak otogarı falan diyebiliriz. Yazıhanelerin olduğu, birkaç yere fiyat ve otobüs saati sorup sonra en uygun olanını seçeceğiniz bir yer bekliyorsanız öyle bir şey yok. Dışarıya atılmış bir tahta masa başında vücut diliyle anlaşmanız gereken iki üç kişiye Krabi'ye gitmeniz gerektiğini anlatıp gece ikide vardığınız terminalden Krabi'ye ilk aracın sabah beşte bir mini bus olduğunu öğreneceksiniz, otobüs seferleri ise saat yedide başlıyor, şimdilik mini bus daha mantıklı görünüyor ama sadece şimdilik.

Her ne kadar anlaşmak çok zor olsa da Taylandlılar iyi insanlar, çok güleryüzlü ve kibarlar, aynı zamanda yardım severler. Tek başıma olduğum için sürekli yerimi birilerine bildirme ihtiyacı içindeyim, wifi büyük nimet fakat bu otobüs terminali gibi yerlerde bulmak mümkün değil heryerde bulabileceğiniz şey 7/11. Türkiye'de ya ben görmüyorum ya da gerçekten sayıları çok azaldı fakat burada her köşe başında var ve ihtiyacınız olan herşey içerde. Belki lokal sim kart ve internet bağlantısı bulurum diye girdiğim 7/11'dan telefonuma not edilmiş wifi şifresi ile çıktım, halen hayattayım mesajı gönderiyorum dünyaya.

Para rakam olarak kulağınıza çok fazla gelecek, memlekette milyonla çalıştığımız zamanları çok çabuk unutmuşuz, dolayısıyla herşey için pazarlık etme güdüsü hortluyor, sonra aldığınız 50baht indirimden utanabilirsiniz, çünkü sadece 3tl ediyor. Bu rakam Taylandlılar için bizimkinden daha kıymetli. Ayda 25-30 dolara çalışan insanların ülkesindeyiz. Oooh dostum öğrenciyim ben diyorsanız o ilk denemelerde pazarlığın işe yaradığını söyleyeyim. 750 baht taksi icin 600 baht, 950 baht denen mini bus için 900 baht ödedim, Tl'ye çevirmek için bugünlerde 15e bölmek yeterli.

Geldik yolculuğun en eğlenceli kısmına, Taylandlı, Japon, oyuncak ayı ve Türklerden oluşan yolcu grubuyla bütün koltuklar dolduğu için saat dördü biraz geçerken yola çıkıyoruz. Evet tek Türk ben değilim ve artık bu tür karşılaşmalara şaşırmıyorum, Almanya'da yaşayan 2 türkle birlikte 10 kişilik minibüste önemli bir oranız, başımız göğe erdi.

Minibüs şöförü biraz çılgın en iyisi uyumak, zaten valizim hemen koltuğumun önünde kafamı koyuyorum arada gözümü açıp etrafa bakıyorum, otobüs yolculuğunun en tatlı yanı yol kenarındaki şehirleri, yaşamı görebiliyor olmanız, oldukça yeşil bir ülke, yol boyunca palmiyeler, okaliptüs olduğunu düşündüğüm ağaçlar, muz ağaçları ve tabii ki kralın resimleri, bazen yanında kraliçe de var.
İlk mola bir benzin istasyonunda yemek ve ihtiyaç molası. Benzin istasyonu tanıdık gelse de kokular, insanlar, köpeklerin tipi başka bir yerde olduğunuzu bağırıyor. Thai mutfağı için henüz hazır değilim, simit var evden paket yaptığım ilk kahvaltıyı böyle geçirelim. Şehirli bir orta sınıf için uzak olabilir ama Anadolu'da köy görmüş insanlar için bilindik bir tuvalet sistemi var. Bir tuvalet taşı, tamam biliyoruz alaturka tuvalet demeyin bu öyle beyaz taş değil bildiğin doğadan çıkmış kahverengi tuvalet taşı, ayakları nereye koyacağın belli en azından, sol yanında küçük dikdörtgen bir havuz, havuzun içinde sarı renkli bir su, suyun içinde bizim hamam taslarına benzeyen plastik bir tas, kapının önünde taşan suyu tahliye eden ince bir kanal. Bu tabloyu değişik tarzlarda tekrar tekrar göreceğim, şimdi düşününce bu gerçekten bir Rönesans şaheseriymiş, bazı postmodern çalışmalar da var ama mekan itibariyle Picasso sempatisi yok içinde.

Yola çıktıktan yaklaşık 7 saat sonra ikinci bir mola da verdikten sonra Chumphon'a ulaşacağız. Burada bir sürpriz bekliyor bizi, bir yerde hata yaptığımı biliyordum. Şöför yol kenarında bir yerde duruyor araç değiştirecek ve Krabi'ye başka bir araçla devam edeceğiz, daha 3 saat yolumuz var ve gösterdiği kamyonetten bozma üstü kapalı bir araç, iyi yanından bakalım çok havadar efil efil bir yolculuk olabilir. Zaten on dakika sonra bunu şehir içinde kullandıklarını ve bir nevi dolmuş işlevi gördüğünü anlıyoruz. Sonrasında da karşımıza çok çıkacak. Üzgünüm ama bindiğim otobüs de çok iç açıcı değil, göğüslerimize nereye gidecegimizin etiketi yapıştırılmıs halde yola devam ediyoruz. Beş adımlık reçete şimdiden yalan oldu ama devam edelim. Arada hayatla nasıl bir derdim vardı da bu yolculuğa çıktım soruları beyninizi yiyebilir ama herşey çok güzel olacak... Yirmidört saatten fazladır yoldayım ama sadece üç saat kaldı.

Nihayet Krabi'ye ulaştığınızda eski otobüslerle dolu bir durağın yanından geçip turizm acentasına benzeyen bir yere geleceksiniz, daha denizi görmenize çok var sakın heyecanlanmayın. Gene herkes nereye gittiğinizi anlamaya çalışıyor, açıkçası memlekette turistlere bakışı bildiğimden Taylandlılar gerçekten çok mu yardımsever yoksa altında başka şeyler aramak gerekir mi bilemiyorum. Neyse sonuçta derdimi anlatıp gerçek otobüs terminaline ulaşmak için gene kamyonetten bozma dolmuşlardan birine diğer turistlerle birlikte biniyorum. Orada iki arkadaşımla buluşup bu gece Krabi'de kalacağız, saat 17:30'dan sonra Koh Lanta'ya gitmenin bir yolu yok.

Anlaşılacağı üzere bu yolla beş adımda Koh Lanta'ya ulaşılamıyor. En iyisi Bangkok'dan bir uçak bileti ayarlamak, bu pahalı geliyorsa da insani bir saate kadar havaalanında bekleyip Krabi'ye giden VIP otobüslere binmek en doğrusu. Bu otobüsler hem daha ucuz (750 baht, sezona göre daha ucuz da bulabilirsiniz) hem gerçekten konforlu görünüyor. Yok ben macera arıyorum, Taylandlılarla daha çok karşı karşıya gelip derdimi anlatabiliyor muyum test etmek istiyorum diyorsanız benim yolumu izleyin, pişman olmayacaksınız.

Bunları Koh Lanta'da güneşlenirken yazıyor olmamdan dolayı da olabilir ama buradan bakınca güzel bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum. (01.01.2014)

Yolculuğumun önemli bir kısmını bu sevimli ayıcık ile yaptım.

Yorumlar

  1. İlk yorumu yapayım da yazmanı teşvik etsin.Merakla bekleyeceğim bu yazıları. Her giden büyük bir hayranlık ile dönüyor bakalım sende durum nasıl olacak.
    Bol eğlence ve dinlence diliyorum sana... en güzelini yapmışsın bil

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar